Powered By Blogger

8 Kasım 2020 Pazar

DİZDARİYE CAMİİ

 Dizdariye Camii’nin kitabesinde yaptıran şahsın “Mehmet bin İbrahim es-Said el-Askeri” diye ismi yazılıdır. Bazı kayıtlarda bu isim “Dizdarizâde Mehmet Çelebi” şeklinde yer almıştır.

Ayvansasârayî’nin kitabında “Yeniçeri Efendisi Mehmet Said bin İbrâhîm Efendi” olarak kayıtlıdır. Mehmet Said Çelebi, Bayezid Camii inşaatında mutemet olarak çalışmış, o camiden kalan enkazla Dizdariye Camii’ni yaptırmıştır.

1505 yılında, beş buçuk ayda tamamlanan caminin minberini Hasodabaşı Hasan Ağa koydurmuştur. 1519 tarihli vakfiyesine göre, bu yerde bir de muallimhâne yaptırılmıştır. Camiyi, Sultan II. Abdülhamid 1898 yılında tamir ettirmiştir.


 Dizdariye Camii harimi 8,75×8,175 m. ölçülerinde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Köşelerde de dört adet çeyrek kubbe bulunmaktadır. Duvarlar kaba yontma kesme taş ve tuğla harcı ile örülmüştür.

 Mihrabın iki yanında birer, sağ ve sol duvarlarda ikişer uzun dikdörtgen, sivri kemerli pencere vardır. Pencerelerin üzerlerinde de vitraylı, üstleri oval birer pencere daha vardır. Çok kenarlı kubbe kasnağında yine pencereler bulunmaktadır. Duvarlar, üst pencerelerin altına kadar çini ile kaplanmıştır.

Mihrap ve minber de çini kaplıdır.Son cemaat yeri 4 30 m. genişliğinde olup, ortasında mihrap, iki yanında birer penceresi vardır. Tavanı ahşap kaplıdır. Kadınlar mahfiline son cemaat yerinden girilmektedir.

Dizdariye Camii’nin taşla örülü minaresi tek şerefeli olup, kapısı giriş kapısının sağındadır.Avluda şadırvan, imam evi ve tuvaletler bulunmaktadır.

Mehmet Said Efendi, Baba Nakkaş Köyü’nde bir cami, mektep, imaret de yaptırmıştır. Kabri de o caminin avlusunda bu bulunmaktadır.


KEÇECİZADE FUAT PAŞA CAMİİ

Keçecizade Mehmet Emin Fuat Paşa Camii; İstanbul Suriçi Çemberlitaş, Binbirdirek Mahallesi, Peykhane Caddesi ile Klodfarer Caddelerinin kesiştiği yapı adasında 1870 yılında inşa edilmiştir. Bu camii Uzun Süca mescidi olarak da anılmaktadır. Bu alana ilk camii Fatih Sultan Mehmet dönemi devlet adamlarından Uzun Sücaettin yaptırmıştır. Uzun Sücaettin Efendi’nin mezarı caminin haziresindedir. Zaman içinde caminin harap olması üzerine Kececizade Mehmet Emin Fuat Paşa tarafından bugünkü camii yaptırılmıştır. 

İki caddeye açılan bir avlu içinde Keçecizade Fuat Paşa Camisi ve türbesi bulunmaktadır. Caminin kapısı üzerinde sundurma biçiminde bir giriş bulunmaktadır. Camii sekizgen planlı olup, sekiz duvar üzerine merkezi kubbe oturmaktadır. Bu kubbe basık ve penceresizdir.


Yapının harimi yüz metrekaredir. Yapının Osmanlı mimarisi ile ilgisi yoktur. Çok değişik mimarilerden etkilendiği görülmektedir Dış cephesindeki bazı detaylar Endülüs mimarisinden etkilenmiştir.

Bütün cepheleri kaplayan kabartma şeklindeki bezemeler Osmanlı yapı geleneğinde yoktur. Caminin Levanten mimarlarca inşa edildiği sanılmaktadır. Çok çeşitli ülkelerin mimari detayları bir arada kullanılmıştır.

At nalı şeklindeki kemerli pencereleri son derece özenli bir işçiliği yansıtmaktadır. Caminin pencerelerindeki form tamamen gotik kiliselerinden alınmıştır. Sekizgen cami planının mihrap hariç her yüzeyinde iki kanatlı, aynalı ve yuvarlak kemerli uzun pencereler bulunur.

Pencereler yatay olarak 6 parçadan meydana gelmektedir. Köşe sütunları yine Mağrip mimarisinde karşılaşılan moresk başlıkları ile dikkati çekmektedir. Pencere şebekelerindeki bezemeler Endülüs Elhamra Sarayının bezemelerini andırmaktadır.

Caminin mihrabı ve minberi ince bir işçilik göstermektedir. Vaaz kürsüsü de mermerdir. Üst mahfil yekpare değildir. Üç ayrı balkondan oluşmaktadır. Bu mahfiller adeta bir loca görünümündedir. Caminin içindeki tüm bezemeler orientalist akımın etkisindedir. Son cemaat yerine bitişik olan minare, kesme taştan yapılmıştır.

 Minarenin oturduğu kürsü yüksek olup kare planlıdır. Caminin minaresi yuvarlak olup tek şerefelidir. Minarenin gövdesinde yıldız motifli bir kuşak bulunmaktadır. Minare 1999 depreminde hasar uğramış daha sonrada tamir edilmiştir.

Caminin güneyinde kalan Mehmet Fuat Paşa Türbesi de aynı zamanda batı etkili 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinin ilginç örneklerinden birisidir. Türbe içerisinde Keçecizade Fuat Paşa ile kime ait olduğu bilinmeyen iki sanduka daha bulunmaktadır.


İSHAK PAŞA CAMİİ

  Sadrazam İshak Paşa Camii; İstanbul Suriçi Sultanahmet Ahırkapı İshakpaşa Caddesi ile Akbıyık sokağın kesiştiği yapı adasında Fatih Sultan Mehmet ve Sultan II.Beyazıt dönemi Sadrazamlarından İnegöllü İshak Paşa tarafından 1482 tarihlerinde inşa ettirilmiştir.

Camii eğimli bir araziye inşa edilmiştir. Camiye yüksek bir taş duvar ile cadde kotundan ayrılmıştır. İki sokağın kesiştiği noktadan cami avlusuna girilir. Camii ilk başta mescit olarak yaptırılmış olup 1747 yılında Tiryaki Hasan Paşa tarafından Minber koydurularak camiye çevrilmiştir.

Cami ile beraber sıbyan mektebi ve hamam yaptırılmıştır. Sıbyan mektebi zamanımıza ulaşmamış olup, hamam ise depo olarak kullanılmaktadır.

 Zaman içinde yangın ve depremlerden dolayı camii zarar görmüştür. Camii 1733 -1813- 1937- 1958 yıllarında önemli şekilde tamir edilmiştir. Camii tek bir merkezi kubbelidir. Caminin harim alanı 81 metrekaredir.


Son cemaat yeri ve çevre duvarı 1973 yılında yaptırılmıştır. 2002 yılında iç mekan ve tüm ahşap işleri yenilenmiştir. Camii tamamen moloz taşla inşa edilmiş çok sade bir yapıdır. Yapının kemer ve geçiş noktalarında tuğla kullanılmıştır.

Giriş cephesinde iki tane tuğladan yapılmış iki büyük kemer bulunmaktadır. Yan cephelerde iki sıra pencere bulunmaktadır. Pencerelerin alt kısımda olanlar dik dörtgen silmeli pencerelerdir.


Üst kısımda olanlar ise yuvarlak kemerler bulunmaktadır. Avludan şu anda kapatılmış olan son cemaat yerine girilir. Harim kare bir mekandır ve 70 metrekaredir. İbadet alanının üstü merkezi bir kubbe ile örtülüdür.

Bu kubbe bir kasnağa oturmaktadır. Bu kasnak sekizgendir. Kalın duvarlar içinde altı üstlü sekiz pencere bulunur. Alt pencereler dikdörtgen olup üst pencereler sivri kemerlidir.

 Mihrap alçıdan ve minber ahşaptan yapılmıştır. Minare yapının kuzeybatı köşesindedir. Minarenin kaide kısmı taştır. Gövde kısmı da tuğladır. Camiyle beraber yapılmış olan medreseden eser kalmamıştır.


9 Nisan 2020 Perşembe

HOCA ÜVEYS CAMİİ

Fatih semtinde Sarıgüzel Caddesi üzerinde Hoca Üveys Mahallesinde aslına uygun olarak temelden inşa edilmiştir. Üveys Paşa tarafından XVI. Yüzyılda inşa edilen Hoca Üveys camii 1915 yılındaki büyük İstanbul yangınında tamamen yanmış ve vakfımızca inşa çalışmaları başlayıncaya kadar yeşil alan olarak kalmıştır.
 1992 yılında inşa çalışmaları başlayan camii 1996 tarihinde bitirilerek ibadete açılmıştır. Restore çalışmalarından evvel camii tamamen yıkılmış durumda idi. Çalışmalara temele inilerek başlanmış ve aslına uygun bir şekilde camiinin yeniden ihya edilmesi sağlanmıştır.
Hoca Üveys Caminin ilk banisi Üveys Paşa (Hoca Paşa) Aydın Güzelhisarlı’dır. 1529 yılında doğmuş olan Üveys Paşa’nın babası Kadı Mehmet Efendi’dir. Üveys Paşa 1590 yılının Eylül ayında vefat etmiştir.
Metfun olduğu yer konusunda kaynaklar çeşitli bilgiler vermektedir. Bazı kaynaklar Mısır’da metfun olduğunu belirtseler de Üveys Paşa, Hoca Üveys Camii haziresinde mihrabın tam karşısında metfundur.

Üveys Paşa Sirkeci'deki Hoca Paşa Camii'nin de banisidir. Hoca Üveys Camii minberini Babüsaade Ağası Boşnak Ahmet Ağa koydurmuştur. Külliye şeklinde inşa edilen Hoca Üveys Camii, dikdörtgen planlı ve çatılıdır.
Camiinin iç tavanı ve minberi ahşaptandır. Mihrabı Kütahya çinileri ile kaplanmış. olup, üzerinde Ayete'l-Kürsü yazılıdır. Camii avlusunda Kanuni Sultan Süleyman Han’ın çeşnigarbaşı olan Osman Ağa’ya ait bir türbe bulunmaktadır.
 Türbede Çeşnigar Osman Ağa'dan başka hanımı Saliha Hatun ve kızları da metfundur. Türbeden başka avlu dahilinde bir de tarihi bir kabristan bulunmaktadir. Buradaki mezar taşları temel çalışması esnasında toprak altından çıkarılırak vakfımızca aslına uygun bir şakilde yerleştirilmiştir.
 Kaynaklarda camii karşısında kiymetli bir eser olan Hoca Paşa Hamamı bulunduğundan bahsedilmekle birlik de günümüzde bu eser de bir çoğu gibi yok olmuştur.

BALİ PAŞA CAMİİ

Bali Paşa Camii; İstanbul Suriçi Fatih Bali Paşa Caddesi ile Hoca Efendi sokağı kesiştiği yapı adasında 1494 – 1505 tarihlerinde Sultan II.Beyazıt döneminde vezirlik yapmış ve padişaha damat olmuş olan Bali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bali Paşa inşaat sırasında vefat ettiği için camii hanımı Hüma Hatun tarafından tamamlanmıştır. Hüma Hatun tarafından tamamlatıldığı için bazı kaynaklarda camiinin ası Hüma Hanım Camisi olarak geçer. Bu konu caminin kitabesinde yer alır.
Camii kesme taştan inşa edilmiş olup minaresi klasik olarak camii girişinin sağındadır. Camii son yüzyılda yangın geçirdiği için 1935 ve 1958 yıllarında restore edilmiştir. Camiinin mimarının Mimar Ali olduğu konusunda rivayetler bulunmaktadır, ancak caminin biraz ötesindeki Hüsrev Paşa Türbesi bir Mimar Sinan yapısıdır.

Camii plan olarak tek kubbeli ve kare planlıdır. Kare plandan kubbenin dairesel kasnağına geçiş pandantiflidir. Son cemaat yeri altı sütuna dayanan beş kubbelidir. Son cemaat yeri planda en olarak camii hariminden daha geniştir. Bundan dolayı, son cemaat yeri yapının sağında ve solunda birer çıkıntı yapmıştır. Caminin alan olarak bir avlusu yoktur. Sokaktan camiyi çevreleyen ihata duvarından bahçeye girdiğinizde karşınıza Caminin son cemaat yeri çıkar.
 Caminin kıble ana giriş kapısı Hoca Efendi Sokağı'ndadır ve solunda Battal Gazi Sokağı, sağında Balı Paşa Caddesi yer almaktadır. Kare planlı cami 900 metrekare bir alanda, dış duvarlarla çevrilidir. 2007'de tamir ve bakımı yapılarak, Şubat 2008'de ibadete açılmıştır. Son cemaat yeri alınlığında imar tarihi 1494 yazmaktadır. Giriş kapısının sağındaki yeni harfli kitabede ise caminin Hüma Hatun tarafından imar edildiği yazılıdır.

Tezkiretül Bünyan ve Tezkiretül Mimarin adlı temel kitaplara göre caminin mimarı Mimar Sinan'dır. Ama bu tarihsel olarak imkansızdır.  Asıl cami üç dört büyük deprem geçirerek kısmi olarak yıkılmış, 1935 yılında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından ve son olarak 2007 yılında Vakıflar ihalesince tamir edilmiştir.

Beyaz taş tuğla dış duvarların içinde giriş ve sağ taraf boydan boya ağaçlıklı bahçedir. Girişteki sağlı sollu bu bahçeliğin önünde sekiz tane büyük çam bulunur ve daha alçak bir duvarla bu bölümden ayrılır. Sağ taraftaki alan daha geniştir ve yan tarafı musalla taşı ile cenaze namazı kılınan yere ayrılır.
 Sol tarafta sekizgen kurşun çatının altındaki ahşap sekiz sütunla mermer bir şadırvanı örter. Şadırvanın arkasında hazire, önünde tuvaletler bulunmaktadır. Bahçeden sonra gelen iç avluya belediye oturma parkları konmuş, yerler arnavut kaldırımı taşlarıyla örülmüştür.

9 Mart 2020 Pazartesi

ARAKİYECİ CAFER AĞA CAMİİ

Takkeci Çafer Çelebi Camii veya Arakiyeci Çafer Çelebi Camii; İstanbul Surdışı Eyüp Abdurrahman Şeref Bey Caddesi ile Arakiyeci Camii sokağın birleştiği yapı adasında 1616 tarihinde inşa edilmiştir. Banisi Arakiyeci Cafer Çelebidir. Cafer Çelebi caminin haziresinde medfundur. Caminin kitabesi bulunamadığı için yapı ile ilgili fazla bir bilgi yoktur. Caminin minberini Darüssade Ağası Beşir Ağa koydurmuştur. Caminin karşısında bulunan mektebin de Banisi Daye Hatundur. Daye Hatun’da bu hazirede medfundur. Kendi adına mahallesi vardır. Minberi koyduran Kızlarağası Beşir Ağa’nın Eyüp’te yaptırdığı medrese vardır. Kendisinin mezarı Eyüp Caminin haziresindedir. Cafer Çelebinin mezar taşı günümüze gelememiştir.

Cami kare planlıdır. Cami kagir olarak inşa edilmiş olup çatısı ahşaptır. Dört ahşap sütundan oluşan Son cemaat yeri yeni ilave edilmiş bir yapıdır. Caminin mihrabı niş şeklinde olup minberi ahşaptır. Mihrabın iki yanında iki pencereler vardır. Bunlar iki sıra halindedir. Yapının sağındaki minarenin kaidesi yığma taştır. Zaman içinde üstü sıvanmıştır. Minarenin şerefesi kesme taş olup külahı kurşun kaplamalıdır.

KAPTAN PAŞA CAMİİ

Kaptan Paşa Camii veya Büyük iskele Camii; İstanbul Eyüp İskele Meydanında Haliçe cepheli 1577 tarihinde Hacı Mahmut Ağa tarafından inşa edilmiştir. Cami Eyüp Vapur iskelesi civarındadır. Eyüp İskelesi Caddesi ile Hünkar İskelesine giden caddenin kesiştiği yapı adasında Kızılmescit Sokağı karşısındadır. Bu bahsi geçen caddeler zaman içinde istimlak edildiği için yapı meydanda kalmıştır. 1819 tarihinde Cevri Usta tarafından yenilenen cami, son halini 1900 yılında devrin Kaptan-ı Derya’sı Hasan Hüsnü Paşa devrinde almıştır.

Caminin son şeklini inşa ettiren Hasan Hüsnü Paşa iki defa Bahriye nazırlığında bulunmuştur. 27 Ocak 1903 tarihinde vefat etmiştir. Türbesi Eyüp Boyacı sokaktadır. Fevkani usulde yapılmış olunan camiye iki taraflı merdiven ile çıkılmaktadır. Altında ve sağda ayna taşı üzerinde, su ayeti yazılı bir çeşme ile yanındaki iki dükkan vardır. Caminin ibadet yeri 2.katta bulunmaktadır. Minare sağdadır. Cami ve minare küfeki taşı ile kaplanmıştır. Ahşap Çatısı içten kubbelidir. Kare planlı olup, minaresi sağ köşe üzerindedir. Kubbe göbeğinde altın varakla yazılmış bir ayeti kerime bulunmaktadır. Kubbe ve etrafı nakışlarla bezenmiştir. Tavan bezemeleri eski konakları andırır. Eyüp’te bulunan camiler arasında en ferah ve aydınlık olanlardan biridir. Mihrabı niş şeklindedir. 

DİZDARİYE CAMİİ

 Dizdariye Camii’nin kitabesinde yaptıran şahsın “Mehmet bin İbrahim es-Said el-Askeri” diye ismi yazılıdır. Bazı kayıtlarda bu isim “Dizdar...